21 Ekim 2007 Pazar

Misafirlerimiz Yiğit Alev ve Yusuf

Hakan Baba Yazıyor:

Bu akşam misafirlerimiz vardı.

Yani Duru'nun misafirleri. Artık bize fazla bakan yok. ((: genelde tüm ilgi Duru üzerinde toplanıyor. Bir nevi pabucumuzun dama atılması gibi.

Bu akşam Yiğit Abi, Alev Teyze ve Yusuf Amcalar bizde idi Durunun yakınları ve ilk gören dostları. Sağolsunlar Duru'nun doğumunda yanımızdaydılar. Hatta ameliyathane önünde beklerken ilk yanıma gelen Alev idi.

Hatta hastabakıcı Duru'nun doğumunu haber verip "bahşişi alayım" deyipte cepte 5 kuruş yokken* bana para veren de Yusuf idi.

Ne diyeyim insanın Alev ve Yusuf gibi dostları olsun. Başka bişi istemezsiniz...

Bir de canavar Yiğidimiz var ki tam bi delikanlı potansiyeli.

Bu akşam bizdeydiler.
Duru, da onları çok sevdiği için hemen havaya giriyor ve kucaklaşmalar, hoplayıp zıplamalar daha bir farklı oluyor.
Hatta ilk oyuncakları da Yiğit Abisinin oyuncakları olunca, oyunlar da bir farklı olmaya başlıyor.
Tabi bir de Yusuf'un kel olmasından dolayı Duru'nun daha bi sempatik davranması da başka bir olgu (((: keldaşım arkdaşım benim.
Seçil ile Alev'in yemek hazırlıkları yaparken biz de fotoğraf çalıştık.
Daha sonra yapılan nefis yemekleri yerken de bol bol muhabbet ettik.
Ne diyeyim Alev ve Yusuf ile sohbeti özlemişiz. Daha önce damdan düştükleri için (çocuk konusunda baya bi deneyimliler) tüm deneyimlerini de bizlerle paylaşıyorlar.
Bu da bizim için ön bir bilgilenme oluyor.
Şunu farkettim ki herkes hemen hemen çocuk sahibi ve yetiştirirken herkesin bir deneyimi var. Yalnız bu deneyim sizin çocuğunuzun doğumuna ne kadar yakın ise bazı ufak tecrübeler de birbirine yakın oluyor.
Örneğin annelerimiz bizleri yetiştirirken hazır bezler yoktu. Dolayısı ile onların yaşadığı alt bağlama tecrübeleri bize pek uygun değil.
Sanırım yaşanılan yıllara göre bazı sorunlar ve yaklaşımlar da birbirine yakın.
Her neyse
Kahve faslından sonra konuklarımız daha fazla kalamadılar. Yiğidin okulu olması nedeni ile kısa bir misafirlik oldu.

Her zaman bekleriz...





* Duru'nun gelişi erken olunca, ofisten bir fırlamışım ki yanıma para almayı unuttum.

Pazar Günü Rehaveti.



Hakan baba yazıyor:
Dün gece Duru'nun ağlaması ile yataktan fırladık. Sanırım diğer dişleri de yavaş yavaş çıkmaya başladı. Duru'nun alt damaktan iki, üst damakta iki dişinin çıktı. Diğerleri de yavaş yavaş geliyor sanırım. Gece ağlayarak yataktan fırladı. Zavallım hem kulaklarını hem yanaklarını tutarak bir yandan diğer yana dönmeye başlayınca kendinizi tutamıyorsunuz, siz de acı çekiyorsunuz.
Neyseki biraz Dentinox sürdük, yarım saat sonra ağlaması kesildi. Tabi gece 3-4 e kadar da onla beraber durduk...
Hal böyle olunca sabah 10 da zor uyandım. Baktım pazar günü Duru'da Seçilin yanında yatıyor, ben de yattım tekrar. 12 de kalktık, kahvaltı falan derken, oy kullanmak için dışarı çıkacaktık. Tabi ki Duru'suz olmaz. Hazırlandık, yeni kızımızın şapkasını da giydirip çıktık. Akşama misafirlerimiz var ona göre hızlı iş yapmak gerek...

Şu insan yavruları ne şirin. Her ne olursa olsun bakınca en katı insanın bile yüreğini ısıtıp eritiveriyor.
Hele Duru'ya bakınca içim başka oluyor. Sanırım insanın kendi yavrusuna bakması, kendinden bir parça görmesi, daha da bir farklı...
Acı duyunca siz de onla beraber acı duyuyorsunuz.
Ağlayınca sizin de içiniz acıyor...
Ve sanırım sizin yavrunuz size daha güzel geliyor...





14 Ekim 2007 Pazar

Bayram Gezileri

Ramazan Bayramı Resim ve bilgileri... Yakında...

9 Ekim 2007 Salı

Bayram Hazırlıkları

Duru Yazıyor:

Bayram denilen bir zaman varmış... Ben şimdiden çok sevdim bayramı. Annem bana güzel güzel giysiler denetti. Şükran Abla ile yeni kıyfetlerimi denerken çok mutlu oldum. Demek ki bu bayramlar güzel oluyor güzel güzel elbiseler alıyorlar.

Hatta bi ara denedim döndüm baktım tam üzerime yakıştı...
Rengi de çok güzel. Bayramı bekliyorum bakalım daha ne güzel sürprizler var.

Cumartesi Gezmeleri, Can Sinan Tanışması ve Mehmet Amca

Hakan baba 5 Ekimi 6 Ekime bağlayan gece yarısından ve cumartesi gününden bildiriyor:
Gerçekten hızlı bir sabah ve gün geçirdik...
Cuma gecesi Seçil'in sol omuz ağrıları tutunca sabaha karşı 3 gibi acile gitmek zorunda kaldık.
Seçil çok acı çektiği için dayanamadım aldım acile götürdüm. Tabi Duru da uyuduğu için evde bırakamadık. Duru, Seçil ve ben düştük yollara. Yaklaşık 300 metre sonra acil serviste idik. (Allah kimseye vermesin ama evinizin yakınında bir hastane ve acil servis olması beklenmedik durumlar için çok iyi oluyor. Maltepe üniversitesi tıp fakültesi de bizim eve çok yakın)

Acile gittik. Tabi Duru da uyandı.
Seçilin koluna bakarlarken gelen geçen hasta bakıcılara gülümsemeye başladı.
Birden ilgi odağı olunca tüm gece personeli Duru'nun başına toplandı...

(((-: hatta Seçili unuttular Duru ile ilgilenmeye başladılar diyebilirim.

Bizimkide bol keseden gülücükler dağıtıp alkış yapmaya başlayınca ortalık oldu sana curcuna.

Gündüz vakti de ailemizin diş doktoru, benim çocukluk arkadaşım Gerçek Canpolat'a gittik. Tabi Gerçeğin eşi, biricik doktorumuz Prof Dr. Cengiz Canpolat ta oradaydı. Duru kendisini çok sevdi. Alkışlayarak bu sevgisini de dile getirdi.






Tabi Cengiz Bey de Duruyu sevdi. Bu hallerini fotoğraflamak ta bana düştü.





Bu arada Gerçek-Cengiz çiftinin biricik oğulları Can Sinan da oradaydı. (o gün 113 günlük idi).





Duru ile Can Sinan'ın bir tanışmaları vardı ki görmeliydiniz. İki bebek karşı karşıya ne konuşur? Bebek dilinde çok tatlı bir muhabbete başladılar. Bu arada Duru bebek ve çocuk gördü mü hemen iletişime geçmeye çalışıyor. Geçen hafta Kağanın kızı Bilge Buket'i de gördüğünde aynı tepkiyi vermişti. Önce gülümseme, sonra bir konuşma ve dokunma... Bebek iletişim dili de bu olsa gerek.





Neyse Duru, Cengiz Amcası ile birkaç adım atma çalışması yaparken, ben de Can Sinan'ın birkaç poz fotoğrafını çekmeye başladım. Hızımı alamadım 230 kare fotoğraf çekmişim ((-:






Sinan çok olumlu bir çocuk, Gerçek ile fotoğraf çekerken gülümsemeye başladı. Ben de kaçırırmıyım. Çektim fotoğraflarını.


Akşam olunca biz de dışarı çıkalım dedik. Önce karnımızı doyurduk. Tüm gün aç olunca Kızılkayalar büfede ne bulursam yedim... Çoktan beri bu tür yiyecekler yemediğim için sanırım abarttım baya bi. 3 hamburger 2 sosisli derken baya bi doymuşum. Mehmet Amcayı da ziyaret ettikten sonra eve döndük.

Aşağıda Mehmet Amca ve Duruyu "ÇAK" oyunu oynarken görüyorsunuz.

8 Ekim 2007 Pazartesi

Biberin Cilt Güzelliğine Katkıları

Biberin Cilt güzelliğine iyi geldiği bir kez daha kanıtlandı. Bu araştırmayı yapan Duru: "cildimin güzelliğini bol bol biber yememe borçluyum" diyor.
Fotoğraflarda Duru'yu benber yerkerken görüyorsunuz...
Duru her gün bir biber cildi güzelleştirir diyor...
Siz de biber yiyin...

7 Ekim 2007 Pazar

Gizli Yer Keşifleri

Hakan Baba Yazıyor:


Gizli yerlere merakımız çok .

Hele hele masa altına girmeyi çok seviyoruz...

Özellikle Duru'nun henüz emeklemediğini de düşünecek olur isek, bir de yürüdüğünü tahmin bile edemiyorum. Şu anda emeklemeden yere ellerini yapıştırıp parkeler üzerinde kayıyor. Bir de zeki kızımız aralara girmeyi öyle iyi beceriyor ki çıkartana kadar bazen akla karayı seçiyorum. Tam böyle bir anı yakalamışken aldım fotoğraf makinasını başladım çekmeye. Bizimki dururmu. Poz vermeye başladı. Doğumundan beri fotoğraf çekilmeye alışık bir bebek ne yapsın... ((-: hemen poz verecek tabi.
Farklı zamanlardaki keşif gezilerini görmektesiniz...

3 Ekim 2007 Çarşamba

Emeklemeden Yürümek.

Hakan Baba Yazıyor:
Bu akşam eve geldiğim de Duru yine bağrışlar ile beni karşıladı.
Görünce gözlerime inanamadım. Bizim kız koltuğa tutunmuş ayakta beni bekliyordu.
Dün akşam emekleme olaylarındaydı. Ufaktan bir emekleme başarısı gerçekleştirdi.
Yaylanma hareketlerini birkaç günde geçtik.
Dün akşam parkelerde kendini hareket ettiriyordu ama bu akşam da ayakta görünce gözlerime inanamadım...
Ellerinden tutmaya görün. Hemen ayağa dikilmeye çalışıyor. Daha sonrasında da oturmayı istemiyor.
Nazar değmesin hareketli olmayı çok seviyor. Sanırım sonrasında zor zaptedeceğiz.
En sonunda ne yapmış etmiş. Şükran Abla nın ellerinde tutup ayağa dikilip koltuk örtülerine tutunmuş. Denegesini de sağlayınca etrafa zafer kazanmış bir general edası ile bakmakta.
Tabi o an ben de gelince kıyameti kopardı. Bakın görün resimler burada
((:

1 Ekim 2007 Pazartesi

Adım Atma Hazırlıkları

Bu akşam yine curcuna vardı. Sanıyoruz Duru karnını üşüttü. Biraz "mıy mıy" landıktan sonra kendine geldi baya bi oynadık. Artık Duru durmuyor. Emekleme hazırlıklarına çoktan başladı. Yan döne döne istediği yere yine gidiyor da bu sefer bol bol parkelerde geziniyor. Orda da kendine bir teknik geliştirmiş. Elleri ile yere yapışıp parke üzerinde kayıp gidiyor. Bakalım daha ne icatlar ile karşılaşacağız.
Bu arada dişlerimiz çıkmaya başladı. Alt tarafta bir tane, üst tarafta bir tane. Yeni bir huyumuz da var :-) diş gıcırıyoruz (-: